top of page

Prof Dr Saim Yılmaz

"Dev miyomları, çoklu miyomları embolizasyonla tedavi etmemiz mümkün"

MİYOMDA SIK SORULAN SORULAR

Miyomlar İrsi midir?

 

Miyomlar, kadınların yaklaşık üçte birinde ortaya çıkarlar. Miyomların kalıtsal olup olmadığı tartışmalıdır. Ancak, ailesinde miyom olanlarda hastalığın görülme sıklığı, miyom olmayanlara göre yaklaşık 2 kat yüksektir. 

 Başa dön 

Miyom Oluşumunda Hangi Risk Faktörleri Etkilidir?

 

Yaş: Miyomlar en sık 30-40 yaşlarında görülür, menapozdan sonra azalırlar

Aile öyküsü: Ailesinde miyom olanlarda risk 2 kat fazladır.

Irk: Siyah ırkta beyazlara göre miyomlar daha sık görülür.

Obesite: Obezlerde miyom riski 2-3 kat artar.

Yeme alışkanlığı: Kırmızı et yiyenlerde vejeteryanlere göre risk daha fazladır.

 Başa dön 

Miyomlarda İlaç Tedavisi Etkili midir?

 

Miyomlarda ilaç tedavisinin etkinliği sınırlıdır ve genellikle geçicidir. Şikayetleri hafif olanlarda ağrı kesiciler, demir preperatları ve düşük doz doğum kontrol hapları kullanılabilir. Bunların dışında GnRH agonistleri denen ve menapoz yaratarak miyomları küçülten ilaçlar da vardır. Bunlar, daha çok şikayetlerde kısa süreli azalma sağlamak ve miyomektomiden önce miyomları küçültmek için verilir. Ancak bu ilaçlar mutlaka bir kadın doğum hekimi kontrolünde kullanılmalıdır.

 Başa dön 

Miyomlarda bitkisel kürler yararlı mı?

Miyomlar için dünyada daha çok Çin kaynaklı bir takım bitki ekstreleri kullanılmaktadır. Ülkemizde de, başta soğan kürü olmak üzere bazı bitki özleri ya da karışımlarını kullananlar vardır. Ancak, bu bitkisel ürünlerin miyomları küçülttüğü ya da tedavi ettiğine dair güvenilir bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır.

 Başa dön 


 

Miyomlar Kanserleşir mi?

 

Hayır. Miyom olanların 1/1.000 inden azında “leyomiyosarkom” denen bir kanser görülebilir, ancak bu kanserin de miyomlardan değil, rahim dokusundaki normal kas hücrelerinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Dolayısıyla, miyomu olan bir hastada, leyomiyosarkom veya rahimde oluşan diğer kanser türlerinin görülme riski miyomu olmayanlarla aynıdır.

 Başa dön 

Hangi miyomlara tedavi gerekir?

Miyomların bir kısmı büyümez ve şikayete yol açmaz. Bu tür miyomlara tedavi gerekmez, belli aralıklarla takip yeterlidir. Ancak, miyomlar büyükse, belirgin büyüme gösteriyorsa, çok sayıda ise ve şikayetlere yol açıyorsa tedavi gereklidir.

 Başa dön 

Menapozdan sonra rahimin alınması yararlı mıdır?

Bazı hekimler, menapozdan sonra rahim ve yumurtalıkların fonksiyonlarını kaybettiğini, buna karşılık rahim ve yumurtalık kanseri riski olduğunu ve bu nedenle miyomları olan hastalarda rahimin yumurtalıklarla birlikte alınması gerektiğini savunmaktadır. Ancak bu bilimsel bir yaklaşım değildir, çünkü:

1. Rahim ve yumurtalıklar alınırsa, hastada "cerrahi menapoz" adı verilen ve normal menapoza göre daha şiddetli olan bir menapoz dönemi yaşanır. 

2. Menapozdan sonra, yumurtalıklardan az miktarda salgılanan hormonlar kadınları kalp damar hastalıkları ve kemik erimesinden korur. Rahim ve yumurtalıkları alınan kadınlarda bu hastalıklara eğilim artar. 

3. Rahim ve yumurtalıkları alınan hastalar psikolojik olarak etkilenebilir. Bu hastalarda depresyona eğilim artar.

4. Kadınlarda en sık rastlanan kanserler meme kanseri ve akciğer kanseridir. Rahim kanseri ve yumurtalık kanseri meme kanserinden 7-8 kat daha az görülür. Sık görülmeyen bu kanserleri önlemek için hastanın bir cerrahi operasyon geçirmesi ve bu kez de daha sık görülen kalp hastalıkları, kemik erimesi ve depresyon riskinin artırılması hasta açısından yararlı bir yaklaşım değildir. 

4. Her cerrahi operasyonun bir de riski vardır. Histerektomi olan hastalarda da akciğer embolisi ve enfeksiyon gibi yan etkiler görülebilir, nadiren de olsa yaşam kaybı olabilir.

 Başa dön 

Histerektominin olumsuz etkileri nelerdir?

Yukarıda da anlatıldığı gibi şiddetli bir cerrahi menapoz gelişmesi, kalp damar hastalıkları, kemik erimesi ve depresyona eğilimin artması ve cerrahi operasyona ait riskler olarak sıralanabilir. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için buraya tıklayınız

 Başa dön 

Miyomektomi hangi hastalarda uygundur?

Miyomektomi, karın cildi kesilerek (klasik) ya da vajinadan girilip histeroskopi ile (histeroskopik) yapılabilir. Klasik miyomektomi için en uygun miyomlar rahimden dışa doğru büyüyen ve tercihan rahime ince bir sapla bağlanan miyomlardır. Histeroskopik miyomektomide ise, rahim iç yüzeyinde yer alan, 2-3 cm den küçük ve tercihan ince bir sapla rahime tutunan miyomlar tedavi için daha uygundur. Bunun dışındaki miyomlarda, özellikle rahim içine gömülü (intramural), büyük boyutlu ve çok sayıda olan miyomlarda miyomektomi uygun değildir, bu durumlarda embolizasyon tercih edilmelidir. 

 Başa dön 

Hayfu nedir, hangi hastalarda uygundur?

Hayfu (HIFU yazılır), vücut dışından ses dalgalarının vücutta tek bir noktaya odaklanıp o noktada 60-80 derece kadar sıcaklık oluşturmasına dayanır. Bu odak miyom içinde hareket ettirilerek miyomun büyük bir kısmının ısı ile tahrip edilmesi amaçlanır. Hayfu, ameliyat ya da embolizasyon yapmadan bazı miyomları tedavi edebilen bir yöntemdir. Ancak, miyom hastalarının sadece %25 inde teknik olarak uygulanabilir. Büyük, çok sayıda, rahimin arka kısmında yerleşimli olan miyomlar için uygun değildir. Ayrıca, cilde çok yakın olan, barsağın arkasında kalan ve cildinde ameliyat izi olan hastalarda da önerilmemektedir. Hayfu, uzun süren ve çok pratik olmayan bir tedavi yöntemidir. Ayrıca, oldukça pahalıdır ve Türkiye'de bulunmamaktadır.

 Başa dön 

Miyomda emar neden mutlaka gereklidir?

Tedavi gerektiren tüm miyom hastalarına iyi bir emar (MR) filmi çekilmelidir. Çünkü:

1. Emar, miyomların sayısı, boyutu ve yerleşimini ultrasona göre çok daha iyi gösterir.

2. Emar, miyomla sık karışan adenomiyozis gibi hastalıkları da ultrasona göre daha iyi gösterir. 

3. Emar, miyom zannedilen bazı olgularda, aslında kitlenin kanser olduğu konusunda doktora uyarıcı ek bilgiler verebilir.

4. Emar, miyomların canlı mı ölü mü olduğunu gösterebilen tek görüntüleme yöntemidir (ultrason bu ayırımı yapamaz). Bu nedenle, miyom hastalarında tedavi sonucunda miyomların öldüğünü ve küçüldüğünü göstermek için işlemden 6 ay kadar sonra kontrol emar filmi çekilmelidir.

 Başa dön 

Embolizasyonu kim, nasıl bulmuştur?

 

Fransa’nın Paris şehrinde yaşayan Dr. Jacques-HenriRavina isimli bir jinekolog, 1989 yılında embolizasyon yönteminin rahimdeki tümör kanamalarını başarıyla durdurduğunu görmüş ve bu yöntemi miyom ameliyatı yapacağı hastalarında operasyondan önce kullanmaya karar vermiştir. Dr. Ravina, hastalarda önce embolizasyonla miyomların damarlarını tıkamak, daha sonra da miyomektomi ameliyatını kansız ve rahat bir şekilde gerçekleştirmeyi amaçlamıştır. Ancak şaşırtıcı bir şekilde, embolizasyondan sonra hastaların bir kısmının şikayetlerinin geçmesi üzerine ameliyata gelmediğini, ameliyata gelenlerin de büyük kısmında miyomların küçüldüğünü ve doku ölümü (nekroz) meydana geldiğini fark etmiştir. Bu gözlemlerine dayanarak Dr. Ravina, rahim miyomlarının tedavisinde embolizasyon yönteminin tek başına bir tedavi yöntemi olarak kullanılabileceğini ilk kez bildirmiştir. Daha sonra, embolizasyon gittiçe daha sık uygulanmış ve son 30 yılda tüm dünyada bilinen bir tedavi yöntemi haline gelmiştir.

 Başa dön 

Embolizasyon işlemini nasıl uyguluyoruz?

 

Miyom embolizasyonu, anjiografi (DSA) cihazında lokal anestezi ve sedasyon altında gerçekleştirilen bir işlemdir. Hastaya ağrı kesici ve rahatlatıcı ilaçlar verildikten sonra, kasıktan bir iğne yapılarak o bölge uyuşturulur. Daha sonra, kasık atardamarına girilir ve çok ince bir borucuk (kateter) rahimi besleyen atardamarlara ilerletilir. Gerekli anjio çekimleri yapıldıktan sonra, bu borucuktan rahim ve miyom damarlarını tıkayan küçük tanecikler verilir. Yaklaşık bir saat kadar süren bu işlemden sonra, kontrol çekimleri yapılır ve kasıktaki kateter dışarı alınır. Kanamayı engellemek için, kasık atardamarına 15 dakika kadar elle basılır ve bandaj uygulanır.

     VİDEO: A dan Z ye miyom embolizasyonunu nasıl yapıyoruz                          Başa dön 

 

Embolizasyonda hangi tanecikler kullanılır?

Miyom embolizasyonu için günümüzde birkaç tip tıkayıcı tanecik kullanılmaktadır. En sık kullanılan, polivinil alkol (PVA) tanecikleridir. Bu tanecikler vücut tarafından 1-2 ay içinde temizlenir ve tıkanan damarlar yeniden açılırlar. Bunun dışında, yüzeyi kaygan bazı tanecikler de (Embosphere, Embozen vs) embolizasyonda kullanılmaktadır.  Kullanılan taneciklerin tümü, girişimsel radyolojide onyıllarca kullanılan, vücuda zararsız ve ABD de “Food and Drug Administration” (FDA) tarafından onaylanmış materyallerdir. Bu taneciklerin birbirlerine kanıtlanmış bir üstünlüğü yoktur. Miyom embolizasyonunda hepsi de emniyetli ve etkilidir.  

 Başa dön 

Embolizasyondan sonra ölen miyomlara ne olur?

Embolizasyondan sonra damarları tıkanan miyomlar kansız kalırlar ve kısa bir süre içinde tamamen ölürler. Bu sırada vücudun doğal savunma sistemi aktive olur ve ölü dokuları temizleyen hücreler faaliyete geçerler. Bu hücreler, ölü miyomları temizleyerek miyomları küçültürler. Bu küçülme ilk aylarda hızlıdır, daha sonra yavaşlar ancak 5 sene kadar devam eder. Sonuçta, ölü miyomlar küçük bir kalıntıya dönüşürler ve zararlı etkileri tamamen ortadan kaybolur. 

 Başa dön 

Embolizasyonda miyomlar ölürken rahim dokusu nasıl canlı kalır?

Miyomlar, normal rahim dokusuna göre çok daha fazla damar içerirler. Bu yüzden rahime gelen atardamar kanının çok büyük kısmını miyomlar çeker, az bir kısmı ise normal rahim dokusuna gider. Normal rahim dokusunun beslenmesini bozan bu durum, embolizasyon açısından bazı yararlar sağlar:

  • Beslenmesi azalan normal rahim dokusu, vajina, tüpler ve yumurtalıklar gibi komşu organlardan zamanla kendisine damar üretmeye başlar. Oluşan bu damarlara “kollateral” adı verilir. Kollateral damarlar normalde oldukça incedirler, ancak embolizasyonla rahim damarları tıkanınca, bu damarlar derhal kalınlaşıp normal rahim dokusunu beslemeye başlarlar ve böylece rahim dokusu kansız kalmamış olur.

  • Embolizasyon esnasında verilen tıkayıcı taneciklerin çok büyük kısmı miyomların içine, çok az bir kısmı ise normal rahim dokusuna gider. Çünkü miyomlardaki yoğun damar dokusu ve artmış kan akımı bu tenecikleri adeta emerek miyomların içine alır. Kan damarları tamamen tıkanan miyomlarda, kendilerini besleyen başka bir damar da olmadığından hızla doku ölümü (nekroz) meydana gelir. Buna karşılık, normal rahim dokusu hem damarları daha az tıkandığından hem de kendisini besleyen kollateral damarlar devreye girdiğinden embolizasyondan etkilenmez.

 Başa dön 

Miyom embolizasyonunun yan etkileri nelerdir?

Miyom embolizasyonundan sonra ağrı, ateş, kusma, bulantı gibi belirtiler görülebilir. Genellikle 3-5 gün süren bu tabloya postembolizasyon sendromu denir ve kendiliğinden düzelir.

Embolizasyondan sonra, bazı hastalarda geçici olarak adetler kesilebilir, bu durum genellikle birkaç ay sonra düzelir. Hastaların ortalama %5 inde bu durum kalıcı olabilir. Yalancı menapoz denilen bu durumda, hasta aslında menapoza girmemiştir, çünkü yumurtalık hormonları normal bulunur. Dolayısıyla, ateş basması, vajina kuruluğu, cinsel isteksizlik, kemik erimesi gibi tipik menapoz şikayetleri olmaz. Hasta sadece, adet kanamasını yapan rahim hücrelerinin etkilenmesi nedeniyle adet göremez. İsteyen hastalarda, bazı hormon ilaçları kullanılarak adet kanamaları genellikle yeniden başlatılabilir. 

Rahimin iç yüzeyine yerleşimli (submüköz) miyomlar, embolizasyondan sonra bazen kendiliğinden vajinadan dışarı atılabilir. Rahimin iç yüzeyinin daha çabuk iyileşmesini sağlayan bu durum bazen ağrıya neden olabilir. Hastaların çok küçük bir kısmında, miyomun atılması için kürtaj gibi bir jinekolojik girişim gerekebilir.

Embolizasyondan sonra hastaların %1 inden azında rahimde enfeksiyon görülebilir ve hastane şartlarında antibiyotik tedavisi gerekebilir. Rahim iç yüzüne komşu yerleşimli büyük miyomlar, embolizasyondan sonra tamamen ölüp sıvılaşabilir, rahim iç yüzeyine açılarak uzun süreli bir vajinal akıntıya neden olabilirler.

 Başa dön 

Embolizasyonda radyasyon alır mıyım?

Embolizasyon işlemi sırasında alınan radyasyon dozu hekim deneyimine bağlı olarak değişebilirir ve ortalama olarak bir kalın barsak röntgen filmi ya da bilgisayarlı tomografi tetkikinde alınan doz kadardır. Ancak, yeterli deneyime sahip hekimler, çok daha az radyasyon dozu ile de embolizasyon işlemini tamamlayabilirler. Embolizasyon yapılan kadınların çoğu üreme çağında genç-orta yaşlı kadınlar olduklarından ve işlem yapılan alan rahim-yumurtalık bölgesi olduğundan, embolizasyon sırasında alınan ışın miktarının minimumda tutulması çok önemlidir.

 Başa dön 

Embolizasyonda kullanılan tanecikler kalp ve beyin damarlarına kaçabilir mi?

Embolizasyon sırasında, rahim atardamarları anjio ekranında görüldüğünden, tıkayıcı tanecikler kontrollü bir şekilde miyomlara gönderilir. Yine de, dikkat edilmezse ya da çok basınçlı olarak verilirse bu taneciklerin vajina, yumurtalık ve bacak atardamarlarına kaçma ihtimali vardır. Ancak, işlem deneyimli bir hekim tarafından yapılıyorsa bu ihtimal sıfıra yakındır.

 Başa dön 

Embolizasyonda kullanılan tanecikler başka damarlara kaçabilir mi?

Hayır. Embolizasyon işlemi göbeğin aşağısında yapılan bir işlemdir ve tıkayıcı taneciklerin kan akımına ters yönde yukarı doğru ilerleyip kalp ya da beyin damarlarına ulaşabilmesi fiziksel olarak mümkün değildir. Bu, eğer bilmemekten kaynaklanmıyorsa, hastaları embolizasyon tedavisinden vazgeçirmeye yönelik iyi niyetli olmayan bir söylemdir.

 Başa dön 

Embolizasyon hangi miyomlarda daha uygundur?

Embolizasyon, sayısı ne olursa olsun rahim içindeki tüm miyomlara etkilidir ve miyomektomi ameliyatına en önemli üstünlüğü budur. Ayrıca, başarıyla embolize edilen miyomların sonradan tekrarlama ihtimali düşüktür, oysa miyomektomiden sonra rahimde kalan küçük miyomlar büyüyebilir ve yeniden yakınmalara yol açabilirler.

Embolizasyon tedavisi her boyuttaki miyoma etkilidir. Ancak, çapı 10cm nin altında olan miyomların, daha büyük miyomlara göre embolizasyondan sonra daha fazla küçüldüğü gösterilmiştir.

Embolizasyon tedavisi rahimin her katmanındaki miyomlara etkilidir. Ancak rahime ince bir boyunla bağlı (saplı) subseröz ya da submuköz miyomlarda embolizasyondan  çok miyomektomi tercih edilmelidir.

 Başa dön 

Embolizasyon hangi hastalarda uygun değildir?

Embolizasyonun yapılmasına engel olan durumlar çok nadirdir. Ancak anjiografide kullanılan kontrast maddeye alerjisi olanlarda, kumadin gibi kan sulandırıcı ilaç alanlarda ve böbrek yetmezliği olanlarda ilave bazı tedbirler almak gerekebilir. Rahim, yumurtalık ya da genital organlarında enfeksiyonu olanlarda, embolizasyon enfeksiyon tamamen tedavi edildikten sonra uygulanmalıdır. Gebeliği önleyici rahim içi araç (RIA) kullananlarda, embolizasyondan önce RIA ın çıkarılması tercih edilir, ancak bu mutlak bir koşul değildir. Menapoz oluşturarak miyomları geçici olarak küçülten ilaç kullananlarda, embolizasyondan en az 3 ay önce bu ilaçların kesilmesi gereklidir. Çünkü bu ilaçlar miyom damarlarını da küçültebilir ve embolizasyonda tıkayıcı taneciklerin miyomların içine yeterince girmesine engel olabilirler.

Miyomların tipi açısından değerlendirildiğinde de, miyom hastalarının ezici çoğunluğu aslında embolizasyon tedavisine uygundur. Ancak, özellikle dışa doğru büyüyen (subseröz) ve rahime küçük bir sapla bağlı olan miyomlarda miyomektomi ameliyatı çok kolay ve emniyetlidir, bu nedenle tercih edilmelidir. Bunun dışındaki tüm miyom tiplerinde hastalar mutlaka embolizasyon açısından bu konuda deneyimli bir girişimsel radyolog tarafından değerlendirilmelidir. 

 Başa dön 


 

Daha Önce Miyomektomi Olanlarda Embolizasyon Uygulanabilir mi?

Evet. Miyomları için daha önce miyomektomi operasyonu geçiren hastalarda, sonraki operasyonlarda başta karın içi yapışıklıklar (adhezyon) olmak üzere bazı problemler ortaya çıkabilir. Bu problemler embolizasyon için söz konusu değildir. Bu nedenle, daha önce yapılan miyomektomiye rağmen miyomları tekrarlayan hastalarda ilk seçilecek tedavi embolizasyon olmalıdır.

 Başa dön 

Çok sayıda rahim miyomu olan hastalarda embolizasyon yapılabilir mi?

Evet. Embolizasyon tek bir işlemle rahim içindeki tüm miyomları tedavi edebilen bir yöntemdir. Öyle ki, ultrason ve emar'da fark edilmeyen miyomlar bile embolizasyondan sonra ölüp kontrol emar filminde görünür hale gelebilirler. Buna karşılık, miyomektomi miyomları teker teker kesip dışarı çıkarmaya dayanan bir yöntemdir ve genellikle miyomların tamamı alınamadığından sık sık tekrarlama görülür. Bu nedenle, çok sayıda miyomu olan hastalarda ideal tedavi miyomektomi değil embolizasyondur.

 Başa dön 

Dev miyomlarda embolizasyon yapılabilir mi?

Embolizasyon için 10 cm nin üstündeki miyomların çok uygun olmadığı kabul edilir. Ancak, bazı hastalarda daha büyük miyomlar da özel bazı teknikler kullanılarak embolize edilebilir. Ekibimiz dev miyomların tedavisinde uzun yıllara dayanan geniş bir deneyime sahiptir. Bu deneyimimize göre, bazı hastalarda 20 cm ye ulaşan miyomları da bazı teknikler kullanarak başarıyla tedavi edebildiğimizi söyleyebiliriz.

 Başa dön 

Embolizasyondan sonra hamile kalabilir miyim?

Evet. Embolizasyonun ilk uygulandığı yıllarda hamilelik isteyenlere uygun olmadığına dair yaygın bir varsayım vardı. Ancak, yıllar içinde embolizasyondan sonra binlerce kadının hamile kalabildiği ve sağlıklı doğum yapabildiği görüldü. Ekibimiz de, 2003 yılından beri uyguladığımız miyom embolizasyonundan sonra birçok hastamızın sağlıklı doğum yaptığına tanık olmuştur. Son yıllarda yapılan çalışmalarda, embolizasyondan sonra hamilelik isteyen kadınların yarıdan fazlasının normal yollarla hamile kalabildiği gösterilmiştir. Yine de hamileliğin başka birçok faktöre de bağlı olduğu ve ister embolizasyon isterse miyomektomi yapılsın, hamile kalmanın hiçbir zaman garanti edilemeyeceği unutulmamalıdır.

 Başa dön 

Embolizasyondan sonra miyom tekrarlayabilir mi?

Evet tekrarlayabilir, ama tekrarlama ihtimali miyomektomi ameliyatına göre çok daha düşüktür. Bir çalışmada, miyomektomiden sonra miyomların yaklaşık %60 civarında tekrarladığı, embolizasyondan sonra ise bu oranın yaklaşık %8 civarında olduğu gösterilmiştir. Bunun nedeni, embolizasyonda verilen taneciklerin rahimin her tarafındaki miyomlara etkili olması ve genellikle tüm miyomları öldürebilmesi, buna karşılık miyomektomide her miyomun ayrı bir kesiyle alınması zorunluluğu ve bunun sonucu da miyomların bir kısmının tedavi edilememesidir. 

 Başa dön 

 

Miyom Embolizasyonu ağrılı mıdır?

Embolizasyon işleminin kendisi ağrılı değildir. İşlem öncesi kasıktan bir uyuşturucu iğne yapılır (Diş hekimlerinin diş için yaptığı gibi) ve tüm işlem kasıktaki 2 mm lik bir delikten gerçekleştirilir. Genel anestezi ya da belden uyuşturma gerekmez. İşlemden sonra ise, ölen miyomları rahimin bir yabancı cisim gibi atmaya çalışmasıyla ağrı başlayabilir. Ağrı ilk iki gün fazla olabilir, daha sonra gittikçe azalarak kaybolur. Embolizasyondan sonra, hasta ortalama 2 gün hastanede kalır. Bu dönemde, ağrı kesici ilaçlar uygulanır.  Embolizasyondan sonra, ağrı dışında, bulantı, kusma, yorgunluk, hafif ateş ve pembemsi bir vajinal akıntı da görülebilir. Ancak hastaların tümü, ertesi gün yürüyecek, yemek yiyecek ve banyo yapacak duruma gelirler ve 2-3 gün sonra da hastaneden taburcu edilebilirler. 

Miyom embolizasyonu sırasında "süperior hipogastrik sinir blokajı" denen basit bir enjeksiyonla işlem sonrası özellikle ilk gün oluşan ağrı büyük ölçüde ortadan kaldırılabilir. Ekibimiz bu yöntemi yaklaşık 6 yıldır her hastada uygulamaktadır. Ağrıyı sadece ilk gün kesen bu yöntem, ekibimiz tarafından daha da geliştirilerek sonraki günlerde de hastanın ağrısını azaltacak şekilde modifiye edilmiştir. Bu sayede, hastalarımızın embolizasyondan sonra çok daha az ağrı duyduklarını söylememiz mümkündür.

 Başa dön 

Embolizasyon bu kadar iyi bir tedaviyse neden diğer doktorlar önermiyor?

Bu durumun birkaç nedeni vardır. Girişimsel radyoloji, yeni ve çok hızlı gelişen bir alandır ve girişimsel radyolojide yapılan tedavi edici işlemler sadece hastalar tarafından değil, doktorların da büyük bir kısmı tarafından yeterince tanınmamaktadır. Miyom embolizasyonu da, girişimsel radyoloji dışındaki hekimlerin önemli bir kısmı tarafından yeterince bilinmeyen ya da yanlış olarak bilinen bir tedavi yöntemidir. Bu nedenle miyom hastalarının büyük bir kısmı, bu tedavi yöntemi için girişimsel radyologlara ulaşamamaktadır. Diğer bir önemli neden de, tüm dünyada fakat özellikle ülkemizde girişimsel radyologların sayısının az olmasıdır. ABD de girişimsel radyologların sayısı 5.000 in üzerinde iken ülkemizde bu sayı 300 civarındadır ve bunların çok az bir kısmı miyom embolizasyonu ile ilgilenmektedir. İlgilenenlerin de çok küçük bir bölümü yeterli deneyime sahiptir.

Ancak bu olumsuzluklar zaman geçtikçe düzelmektedir. Miyom embolizasyonu, hekimler ve hastalar tarafından her geçen gün daha fazla tanınmakta ve benimsenmektedir. Bu tedavi yöntemine ilgi duyan ve uygulayan deneyimli girişimsel radyolog sayısının da artmasıyla, ülkemizde de embolizasyon tedavisinden zamanla daha fazla hasta faydalanabilecektir.

 Başa dön 



 

Çapa 1
Çapa 2
Çapa 3
Çapa 4
Çapa 5
Çapa 6
Çapa 7
Çapa 8
Çapa 9
Çapa 10
Çapa 11
Çapa 12
Çapa 13
Çapa 14
Çapa 15
Çapa 16
Çapa 17
Çapa 18
Çapa 19
Çapa 20
Çapa 21
Çapa 22
Çapa 23
Çapa 24
Çapa 25
Çapa 26
Çapa 27
Çapa 28
Çapa 29
Çapa 30
bottom of page